кâĦяøℓŠųή ρкк
  Cíŋℓэя Pэяīℓэя кâяâвâśâŋℓâя
 
Bu yaz Turkiye'ye tatile gittim, ablamda kalıyordum. Ablam ve kocası kendi yatak odalarında ben ise oturma odasında yatıyordum.

Türkiye'ye tatile gelmeden önce uykuda ağırlık bastığında (Karabasan diye bir şey olduğunu bilmiyordum) bir türlü uyanamıyordum, fakat daha sonra bunun taktiğini buldum. Karabasan geldiğinde eğer ağzınız açıksa, ağzınızı bütün gücünüzle kapatıp dişlerinizi sıkın. Eğer karabasan geldiğinde ağzınız kapalı ise, ağzınızı sonuna kadar açıp tekrar bütün gücünüzle kapatıp dişlerinizi sıkın. Böylelikle kolayca uyanacaksınız.

Neyse, tekrar olaya dönelim. Dediğim gibi, Turkiye'ye gelmeden önce karabasan diye bir şeyin olduğunu bilmiyordum. Daha sonra tatilimin ilk günlerinde uykuda üzerime ağırlık basmıştı. Bunu bir gün evde ablam kocası, ben ve ablamın 5 yaşındaki kızı oturup 6. his filmini seyrederken, bu olayı anlattım. Ablamın kocası da 'Karabasandır o' dedi. Bir anda konu tamamen açıldı ve karabasan hakkknda çok konuşulmaya başlandı. Ve o gece hepimizi ürktük.

Ablam oturma odasına yer yatağı açtı ve hepimiz oturma odasında uyuduk. Ama o gece karabasan hiç birimize gelmedi. Ben uyurken ablamın kocası saat 8'de ise gitmiş, artık hava aydınlanmış sabah olmuştu. Ablamında korkusu gitmis sabah 8:30'ta kızını da yanına alarak kendi yataklarına gitmişler (Ben bu sırada uyuyorum).

Tabii ki ablamın kızı ufak, erkenden uyandığı için yatakta oyuncaklarıyla oynuyormuş. Saat 9:00 sıralarında ablama karabasan gelmiş. Ablam bi türlü kıpırdıyamıyor hatta yanındaki kızını oyuncaklarıyla oynarken görüyor fakat ona konuş**ıyormuş. Tam o sırada ablamın kızı oyuncağıyla ablama dokunmuş, ve dokunur dokunmaz ablam uyanmış. Daha sonra Ablam kızını alıp tekrar oturma odasına gelmiş (Ben hala uyuyorum bu sırada). TV'yide açmış, ablamın kızı çizgi film bakıyorken. Ben ise sırt üstü yatıyordum.

Tam o sırada olanlar oldu, karabasan ablama geldikten hemen sonra banada geldi. Üzerimde inanılmaz bir ağırlık vardı. Hissediyordum onun olduğunu, gözlerimlede açık olan TV'yi görüyordum ablam ve kızını görüyordum ama onlara konuş**ıyordum. Tabii ki hemen sizlere yukarıda bahsettiğim taktiğimi uyguladım, bu taktiğimi yaparkende karabasan'i resmen gördüm. Taktiğimi yaparkende karabasan yavaş yavaş gözümün önünden yok oldu. Ve bağırarak uyandım. Hemen yan tarafta uzanarak TV seyreden ablamda "Ne oldu?" diye sordu. Bende ona gülerek "karabasan geldi ve onu gördüm" dedim. Gülüyordum çünkü ondan kurtulmayı biliyordum.

Hemen o gun içinde kuran olan ipli kolyelerden aldık. Ve onları boynumuza taktık. Ve ondan sonrada, hiç Karabasan gelmedi (yaklaşık 2-3 ay oldu).

Daha sonraları büyüklerime bu konu hakkında sorular sordum. Bazıları inanma böyle şeylere, sadece yorgunluktan üzerine ağırlık basmıştır dedi, bazılarıda hikayeler anlattılar. Yukarıda başıma gelen olay gerçektir ama karabasan var mıdır yok mudur onu bilemem...

 

 


 

Bunu okursanız iyi olur, Bir şey kaybetmezsiniz.... Hiçbir şey kaybetmezsiniz!!! Ama en sonuna kadar..iyice okuyun Küçük bir yazı,insanı düşündürüyor,Oku,iyi gelir !

En alta kadar iyice oku!!) Yaşanmış kısa bir hikaye : Arkadaşım eşinin yatak başucundaki komodini açtı ve içinden küçük bir paket çıkardı Paketin içinde ipek bir kumaş vardı : Bu,dedi,sadece bir paket değil,bu bir iç çamaşır paketi. Ambalajı açtı ve ipek ile danteli inceledi. Bu hediyeyi New York'a ilk gittiğimizde almıştım,8-9 sene oluyor,ama hiç kullanmamış.

Bunu özel bir günde kullanmak istiyordu,sanırım tam zamanı. Yatağa yaklaştı ve diğer eşyaların yanına koydu.Cenaze levazımcısı eşyaları toplayacaktı. Karısı yeni ölmüştü.. Bana dönüp dedi ki: Hiçbir şeyi özel bir fırsat için saklama, yaşadığın her gün özel bir fırsat aslında ! Bu kelimeler hep aklımda, hayatımı değiştirdi.

Bugün daha çok kitap okuyorum ve daha az temizlik yapıyorum.Balkona oturuyorum ve manzarayı izliyorum, hatta,bahçedeki zararlı otları bile dikkate almıyorum. Aileme ve arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum,işe daha az zaman harcıyoruml. Hayatın, zevk alacak tecrübelerin bir toplamı olduğunu kavradım. Artık hiçbir şeyi saklamıyorum. Kristal bardaklarımı her gün kullanıyorum,canım isterse markete gitmek için yeni ceketimi giyiyorum.. Sevdiğim parfümü bile bayram için saklamıyorum,canım istediğinde kullanıyorum. Bir gün veya yakın gelecekte gibi kelimeleri kullanmamaya çalışıyorum. Eğer değerse, görmek,duymak ve bir şeyler yapmak istiyorum..şimdi.

Arkadaşımın eşi, yarın burada olmayacağını bilseydi ne yapardı acaba..( yarını biz çok hafife alıyoruz) Sanırım,ailesini telefonla arayıp onları ne kadar sevdiğini söylerdi,belki de arkadaşlarını arardı,küstükleri ile barışırdı,özür dilerdi. Belki de en sevdiği restorana gider en sevdiği yemeği yerdi. Eğer zamanım gelseydi,en çok, yapamadığım küçük şeyleri yapmamak beni sinir ederdi. Eski dostlarımı çoktandır görmemek,onlarla tekrar temas kurmamak beni çok üzerdi. (Hep başka güne,yarına ertelediğimiz..)

Hep başka gün yazarım dediğim mektuplar... Yakınlarıma, onları ne kadar çok sevdiğimi yeterince söylememek beni çok üzerdi. Şimdi,hiçbir şeyi geciktirmiyorum,hiçbir şeyi yarına ertelemiyorum,hayatıma neşe katacak beni güldürecek şeyleri geri çevirmiyorum Kendime diyorum ki her gün özel,her saat, her dakika özel...

Eğer sen bu mesajı aldıysan,bu mesajı gönderen seni düşünen birisidir,senin iyiliğini istiyor,sen ona yakınsın,seni yanında istiyor.Seninde sevdiğin akraba ve arkadaşların var. Eğer sende bunları okumak için çok meşgulsen veya başka kimseler göndermek için Başka bir gün diye düşünürsen..belki de hiç yapamıyacak sındır.

Bu yazı Hindistan'nın kuzeyinden gelmektedir.İster inan,ister inanma,bunları okumak için birkaç dakikanı ver.Ruhuna iyi gelir. Bu bir Totem Tantra'dır ve uğur getirir,bu mesajı saklama,mesajı hemen gönder,96 saatın var. Mesajı sevdiklerine gönder ve başına birkaç gün sonra gelecekleri izle. Bu gerçek,inanmazsan bu mesajı 5 kişiye gönder,hayatının düzeldiğini göreceksin: 0-4 Kişi: hayatının değiştiğini hissedeceksin, 5-9 kişi:hayatın daha iyi olacak ve beklentilerin olacak, 9-14 kişi: 3 hafta içinde en azında 5 iyi haber alacaksın, 15 ve üzeri: hayatın aniden değişecek,ve hayal kurduğun her şey gerçekleşecek. Hepinize iyi günler.

Ben iyimserim ve dileğim sevdiğim insanları mutlu kılacak buna eminim..deneyin ve perilere inanın.


 

Beden eğitimi dersimizin boş olduğu bir gün, arkadaşlarla baraber okulun kızlar soyunma odasında, cinlerle ilgili uzun uzun sohbet ettik. bildiğimiz olayları, ürkütücü gerçek hikayeleri anlattık. herkes gerçekten çok korkmuştu. aramızdan bir arkadaş daha fazla devam etmeyelim dedi. öğlenciydik, hava kararıyordu, üstelik kış ayındaydık. bense biraz daha korkunç olması adına lambayı söndürdüm. soyunma odasını ilk kez bu kadar tüyler ürpertici görüyorduk.

yaklaşık 7 kişiydik küçücük odada. çoğu kişi korktuğunu belli ediyor, birbirine yalvarır gözlerle bakıyordu. ben devamlı yaşanmış hikayeleri anlatıyordum. herkes soğuk ve karanlığın getirdiği rahatsızlığı bile unutmuş olaya kendini vermişti. en sonunda yeter bu kadar dedim ve lambaları yakmaya karar verdim. fakat lamba yanmıyordu.. o anda gerçekten çok korktuk. ""kızlar lamba yanmıyor..!"" dedim. o anda herkes dönüp bana baktı ""atıyorsun!!"", ""aman sen de..!! iyice korkuttun bizi..."" gibi şeyler söylemeye başladılar.

hemen odadan çıktım koşarak sınıfa gittim. arkadaşlar arkamdan gelmişti ve herkesin günü aksiliklerle geçmiş..sonradan öğrendim. benim günüm şöyle tamamlandı:
akşam eve gittim annemler bir yere yemeğe gitmişler. evde yalnız kaldım. salonda tv izlerken birden elektrikler kesildi... ne yapacağımı şaşırdım. hava çoktan kararmıştı.mutfaktan sesler duydum hemen mutfağa yönledim. bir de baktım ki koca evde her yerin lambası gitmiş sadece sokak kapısının önündeki lamba açık kalmıştı..!! sanki biri bana evden gitmemi söylüyor gibiydi. hemen arkadaşımı aramaya karar verdim. devamlı bir tıkırtı duyuyordum ve bu beni ç0k korkuttu.

en sonunda beyaz bir cisimle karşı karşıya gelmemle elektriklerin gelmesi bir oldu. onu gördüğüm anda çığlığı bastım.. telefon çaldı. biri sesimi dinledi dinledi ve kapattı. arkamda sanki sürekli bir şeyler dolaşıyor gibiydi ve birileri konuşuyordu duvarlarda.. çok korkmuştum. kimseye haber vermeden sokağa attım kendimi. evde duramazdım çünkü biri evde beni takip ediyor gibiydi. arkamı döndüğüm anda bir şeyle yüz yüze kaldım düşüp bayılacağımı sandım ama bir şey beni takip ediyor peşimi bırakmıyordu.. bunu farkındaydım. ellerim titremeye başlamıştı. soğuktan olduğunu farkettim ve arkadaşıma uğradım. o da değişik olaylar yaşamıştı. beraber çok dua ettik ve yine bir telefon.. çok sessiz bir sesle: ""bilmediğiniz şeyleri konuşmayın..."" dedi. o gün bugündür 
adını bile anmam...
 

 


Biz 1 kere ruh çağırdık ve yukarıdan rüzgar esti ve yağmur yağmaya başladı ve sonra yukarıdan bir yazı düştü içindede HZ.NUH diye bir yazı düştü.

Ertesi gün teyzemlerin evinin anahtarı kayboldu ve teyzemlerde bişeyden şüphelenmeye başladılar...

 

 

 
  Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol