кâĦяøℓŠųή ρкк
  эή†эяэŝãň $эЧℓэя
 

Tanrım neler oluyor? Biz kaybediyoruz, o kazanıyor. Krallığından kovduğun evladın dünyayı yönetiyor. Her yerde onun izleri var. Dışarıya bak, dünyaya bak. Senin evlerinde sana sığınanlar kör kurşunlarla öldürülüyor.

Kusuyorum.Manevi kusmuğumun içinde yüzüyorum. Nasıl bu hale geldim. Aynaya bakıyorum, kusuyorum.

Beni bu kadar önemsediğim için üzgünüm. Öyle öğrendim. Bazen farkındaydım, bazen değil.

Ruhumu ona satarken farkında değildim. Sana inandığımı sanıyordum. Geceleri sana dualar ediyordum. Sonra sana kızdım. Neden engel olmuyordun ki? Sen değil miydin hepimizi seven. Hepimizi evladın gören. Beni neden sevmiyordun? Ya da neden doyurmuyordun açları, neden susturamıyordun silahları. Ama sonra anladım. Onlar için hiç dua etmiyordum ki ben. Tüm dualarımda ya terfilerim, ya başarılarım, ya sevdiklerim vardı. Hiçbir akşam aç çocukları doyurmanı, evsizleri soğuktan korumanı istemedim ki senden. İstediklerim hep benim içindi. Sana kızmaya ne hakkım vardı ki?

Evine geliyordum. Ama hep ona hizmet ediyordum. Ruhum onundu. Bir bedenden bir bedene uzanıyor, alkolün uyuşukluğunda çılgınca dans ediyordum. Yanı başımda insanlar açtı bilmiyordum. Dört bir yandan çaresiz çocukların ağlamaları geliyordu duymuyordum. Ben daha fazlasını istiyordum. Onun bana sunduklarına ulaşmak istiyordum. Daha çok kazanmalı, daha lüks yaşamalı, daha çok tüketmeli, daha çok sevişmeli, daha akıllı gözükmeli, önemli olmalı ve bedellerini ödemekten çekinmemeliydim. Mutluluk budur sanıyordum. Ben böyleyken, sana kızmaya ne hakkım vardı ki?

Evrende bir nokta kadar bile yer tutamazken her şeyin benim etrafımda döndüğünü sandım. En büyük, en güzel, en zeki bendim. En zengin, en başarılı, en çok alkışlanan olmayı hak ediyordum ama herkes kötü, her şey haksız sanıp kadere ve sana kızıyordum. Oysa her şey bir balondu. Ya da şeytanın elma şekeri.

Dostlarımı aradım. Dostlarım olsun istedim. Dostlar nerede? Dost nerede? Dostluk acı istiyor. Dostluk dayanışma istiyor. Kaç yıldır dostlar yok. Meyhanede içki içtiğim, gezip güldüğüm eğlendiğim insanlara nasıl dost diyebilirim ki? Onlar dost değil. O kadar yalnız ve o kadar koruma altındayız ki, dostumuz bile yok. Savaşta değilim ki beni cepheden çıkartan adamı bileyim.

Dostlarımı sınayamıyorum ki. Ödün vermediğin, kendinden vermediğin, fedakarlık yapmadığın birini nasıl dost tanımlarsın ki. Benim hiç dostum olmadı dost gibi diye tam kızacakken, gördüm ki ben dost gibi dost olamamışım ki... Vermek için almayı beklerken nasıl dost bulabilirdim ki? Ve nasıl sana kızabilirdim ki, yalnız olduğum için

Artık sevişemiyorum bile. En şehvetli akşamın sonunda boşalırken acı çekiyorum. Ya milyonlarcasından biri, bir ben daha yaratırsa. Bir bencil asker daha. Şeytanın askeri.

Uzaktan kumandam elimde. O kadar kolay zaplıyorum ki. Spiker kıza bakıyorum. Ekranda savaş alanından cesetler var. 30 saniye sonra rengarenk bir fuar görüntüsü. Bu ne hız. Yetişemiyorum. Midem bulanıyor kusuyorum.

Hamsterlar gibi yaşıyorum. Bütün hayatım. Koşturmacalarım, hedeflerim, üzüntülerim, nefretim, aşklarım... Kafesin içinde dönen tekerde aptal aptal koşan hamster gibi. Yarın sabah öldüğümde patronlarım masamı doldurmak için eski özgeçmişleri dolaptan çıkartacaklar. Sevgilim çok ağlayacak. Ama nereye kadar? Hangi acı, hangi ölü unutulmadı ki? Hele ben. Ben kimim ki? Sıradan vatandaş. En fazla bir nesil sonra tamamen unutulmuş olacağım.

Ben yitirilmiş dünyanın zavallısıyım. Dönüşüm yok. Pisliğin içinde batıyorum. Dibe doğru iniyorum. Yanılsamaların içinde her gün biraz daha dibe; Çıkış kapım çok geride kaldı.

Eşyalar, odam bulanıklaşıyor. Terliyorum. Sırılsıklam debeleniyorum. Yatağımın üzerinde annemin karnındaymış gibi cenin pozisyonunda yatıyorum. Savunmasızım. Tüm kalkanlarım yerde. Tek istediğim bana dokunman. Beni sevdiğini, beni unutmadığını ve en önemlisi beni affettiğini bilmek istiyorum. Kapını çaldığımda beni cennetine almanı istiyorum. Ben kötü değildim. İnan bana kötü değildim.

Gözkapaklarım ağırlaşıyor. Derin, derin nefes alıyorum. Siyah beyaz film karelerinde, başkalarına küfür etmeden lanetler okumadan dolaşıyorum. Korkmuyorum. Yıllardır ilk kez huzurla gülümsüyorum. Çocukluğumdan kopamıyorum. Annem, babam, bakkal İsmail, şekerlerim, patlak topum; Nasıl da gülüyorum. Bu çocuğu ben nasıl harcadım? O, ben olamaz. Çok geç biliyorum ama sana karşı en büyük ve son günahımı işlerken, sevginin, vermenin, paylaşmanın, başkalarının ne demek olduğunu anlıyorum. Son günahımda temizleniyorum. Beni affeder misin? Beni affetmesen de kardeşlerimi affeder misin? İnan bana onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Ve hiçbiri kötü değil. Kurtar onları. Affet onları. Lütfen Tanrım..



Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri ""Hadi cin çağıralım"" demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş.

Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş.

Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: ""İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!"" Kızlar feci tırsmışlar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.

Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, ""Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz"" demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, ""Hemen gel, ben de seni çok özledim"" demiş. Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış.

Kız, ""Teyzeciğim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım"" demiş. Teyzesi de ""O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz"" demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, ""Meğer benim teyzem cinmiş"" deyip gülümsemiş. Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış.

Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: ""Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun."


"Yıllarca süren bu araştırmalar pek bir sonuç vermemiş. Jordan basketbolu bırakınca araştırmalar bir süre durmuş. Ancak 2001-2002 NBA sezonunda yeniden basketbola dönüp üstelik neredeyse eskisi gibi oynayabilmesi sonucunda, bu araştırmalar yeniden başlamış.

En sonunda geçtiğimiz aylarda bir anatomi uzmanı ortaya bir teori atmış.

Bu teoriye göre: Jordan'un eklem yerlerinde doğuştan hidrojen gazı varmış. ""Uçan Kule"" Jordan'un havada uzun süre asılı kalmasını bu hidrojen sağlıyormuş. Ancak bu teoriyi ispatlamak için bıçak altına yatması gerekiyormuş ve bu ameliyat çok riskliymiş. Bu nedenle Jordan öldükten sonra üzerinde inceleme yapmaları için tüm vücudunu bilim adamlarına bağışlamış.


Ünviversitede yurtta kalırken cin çağırmaya karar werdik bir gün. Fincanı we harfleri ayarladık.hepimiz gereken sureleri fincanın içine üfleyip fincanı kapattık. Cin çağırmaya başladık.biri geldi.isminin jale olduğunu rusyada yaşayan bir türk olduğunu we iç savaş sırasında ewinde ellerini yıkarken öldürüldüğünü söyledi. Sorular sorduk hepsini bildi.

Göndermeye çalıştık. Sesi çıkmadı gitti sandık. herkes yatağına çekildi.gece bir arkadaşımız tuvalete kalkmış.we bir arkadaşımızın çatır çatır rusça konuştuğunu duymuş oysa o arkadaşımız türkçeyi zor konuşur. Arkadaşı sarsarak uyandırdık.sonra göndermek için tekrar fincanı alıp denemeye başaldık.gittiğine kanaat getirince tekrar yataklara döndük.ertesi günü durduk yere odadaki lavabonun çeşmesi açıldıç biz kapadık o açıldı biz kapadık o açıldı.Sonra jalenin gitmediğine kanaat getirip göndermeye çalıştık sonrasında gönderdik ama epey zorlandık..


ben acaip korkak biriyim hatta bir çok arkadaşım bu nedenden dolaı hep dalga geçmiştir benimle. bir çok kez bu olaylardan dolayı tedavi oldum ve de hocalara götürüldüm.gerçek korkunun içimde olduğunu anlayana kadar uykusuz kaldım ve fark ettim... içimdeler! bir gelip bir gidiolar kışları daha çok bazı aylar daha baskın ama nedenini bilmiyorum... bir gece annem babam ben ve kardeşim aynı odada yatıyoruz sırf benim korkum yüzünden uyuyamıyorum zorlanıyorum belkıd beklıyorum ama korkuyorumda beklemekten yada gelmelerınden bır anda bır ısık ole kara falan da deıl beyaz parlak bı ısık oluyorum sandım kıpırdayamadım ellerım kalcamda olece kala kaldım ve uyudum ardından... hiç korkmadan uykuya daldım...


Amerikanın bi bölgesinde bi klininikte son zamanlarda tecavüz kurbanlarının hepsinin polise verdiği ifade aynıydı. Adamın biri sabah beşbuçuk sularında penceredan evlere giriyor. tabii ev sahibinin bayan olduğunu biliyor çünkü önceden onları izliyor.sonra eve girip ev sahibinin odasına yöneliyor. kadının ağzını kapatıp üzerindekileri zorla çıkarıyor daha sonra kadını el ve ayak bileklerinden yatağa bağlıyor. kadına uyuşturucu iğne yapıp onu uyutuyor.adam profesyonel bi tecavüzcü tecevüz etmeden önce kadını etksiz hale getirmek için kullanacağı aletlari daima yanında taşıyo.

Adam kadını yatağa bağlayıp uyuttuktan sonra kadına tecavüz edip gidiyor. polis olayı soruşturuyo ancak uzun süre sonuç alamıyo çünkü gizemli tecavüzcü hiçbir iz bırakmıyo. Sonradan olay uzun bi araştırmanın ardından olay netliğe kavuşuyor. Meğer tecavüzcü labaratuarda çalışıyomuş.önceden kliniğe gelip hasta kaydı yaptıran genç kadınların hasta kaydından ev adreslerini alıp harekete geçiyomuş.


En çok korktugum şey benliğimdir.gece olmuştu en yakın arkadaşım yanımdaydı.birden ne oldugunu içimdeki öfeke uyanmış tüm iğrençlini şerfsizlini yüzüme kusuyodu.arkadaşıma beni yalnız bırak dedim bırakmadı ve benim o halimi gördü 3 kuruşluk bedenim farklıydı artık.bana sana acıyorum dedi ve bian kalkıp onu dövmüşüm dudanı patlatmışım.bunun farkında deilim kendime geldigimde elimde jilet her yanım kan içinde.ailem panik içinde ama onlar alışıklar.öfkemin her doruk noktasında canımı yakarım kendime gelirim.yarın olmuştu hiç bişey hatırlamıyodum arkadaşımı gördüm kötü haldeydi ne oldu dedim sen daha ii bilirsin dedi ama biliyorum yine hatırlamıyosun.tek bildigim kollarımdaki yaralar.ki bu öfke sonum olacak korkuyoryum..


MAYIS AYINDA ARKADAŞLA KONUŞURKEN KONU HALKA FİLMİNE GELDİ.BEN O FİLMİ ÇOK MERAK EDİYORDUM.ARKADAŞIMA :O FİLME GİTMEK İÇİN ISRAR ETTİM.AMA O ÇOK KORKUYORDU.AMA ARKADAŞIMDA ÇOK MERAK EDİYORDU.NEYSE Kİ İKNA ETTİM.GİTTİK FİLM BİTİNCE EVİMİZE DÖNÜYORDUK.AMA İKİMİZDEDE ÇIT YOKK.FİLMİN ETKİSİNDE KALMIŞTIK.O AKŞAM FİLMİ DÜŞÜNÜYORDUM.SONRADAN GÖZLERİM YAVA YAVAŞ KAPANIYORDU.UYUYAKALMIŞIM.RÜYAMDA ARKADAŞIMIN ARKADIŞININ KIZ KARDEŞİNİ GÖRDÜM.O AYNADA SAÇINI TARIYORDU.UYANDIĞIMDA İSE KORKUM BİRAZ AZALDI .O RÜYA AKLIMA GELDİ,SONRADAN KORKUMU DİNDİRMEK İÇİN ETKİSİNDE KALDIĞIMI DÜŞÜNMÜŞTÜM.YAKLAŞIK 1 HAFTA GEÇTİ.KARDEŞİNİN BURNU ÇEŞME GİBİ AKTIĞINI ARKADAŞIMDAN DUYDUM.VE O KIZ VE ABİSİ BİZE GELDİ.YANINDA TARAK GETİRDİ.O TARAK İSE RÜYAMDA SAÇINI TARARKEN GÖRDÜĞÜM TARAKTI.VE TEMMUZ AYINDA KIZ ÖLDÜ... 


sasırarak evden cıkar ve en yakın arkadasına gösterir ne yazıyor bu kağıtta diye arkadası kağıda bakar ve adama derki artık arkadasım değilsin git yanımdan adam yine saskınlıkla karısına götürür karısı kağıdı okur ve ve bosanır adamdan adam bu kağıdı bir doktora götürürür doktorların yazısı kötüdür yaaa belki ne yazdığını bulur diye doktor okur ve adama derki karsı odaya geçiom 5 dk. sonra gelecem adam oturur 1 saat bakar ki adam yok karsı odaya girer ve doktoru ölü olarak bulur doktor kağıdı okuduktan sonra kendini asarak oldurur adam o kagıdı bir bankanın kasasına koyar hayatından cıksın diye bir gün o bankada bir soygun olur hırsızlardan biri o kağıdı bulur okur ve saskınlıkla arkadaslarını alır o bankadan gider ilginç olanı o kağıtta ne yazdığıydı annesini babasını karısını arkadasını kaybettiren adama ve hatta sucsuz bir doktorun ölümüne mal olan o kağıtta ne yazdığını ben bile bilmiyorum inşallah siz bulursunuz ama gerçek hayattan alınmıstır!!!!!???????

1992 yılını görenler bilir mi? bilmiyorum ama istanbulda çok acayip olaylar yaşanıyodu herkez birbirini öldürüyordu. gene herzaman ki gibi enteresan günlerden biriydi.2 genç bütün bu olaylardan kaçıp ormanda ki evlerine gitmişlerdi.Evin yeri çok bilinmiyordu herneyse orada kahvaltılarını yaptılar.çay içtiler çok güzel bir gün geçirdiler hava kararmaya başladı.erkek olan çocuk sevgilisine çok romantik bir ortam hazırladı.kız geldi ve bu gördüğü manzaraya çok şasırdı ve erkeğe sarıldı... yemeklerini bitirdiler şöminenin karşısında birbirlerine onu sevdiğini söylüyolardı.gençler o anki romantizme kapılıp öpüşmeye başladılar.ve bir süre sonra ilişkiye girdiler.çocuk su almaya çıktı.suyu doldururken tuvaletten ses geldi.

Merak edip gitti... kız içerde sevgilisinin gelmesini beklemekteydi oda susayıp su almaya gitti suyunu alarak yatağa döndü.15 dkka olmustu ve sevgilisi tuvaletten geri dönmemişti.merak ve korku için de tuvaletin kapısını çaldı.ses gelmedi.kapıyı açtmaya çalıstı ama arkadan biri itti... çocuk suyunu aldı ve tuvaletten ne ses geldiğine bakmak için tuvalete gitti ama ses tuvaletten gelmemişti dışarıdan gelmişti oyüzden dışarı çıktı.... kız telaş içinde evdeki yardım fişeğini alıp (tabanca) yatağın köşesine oturdu. tuvaletin kapısı aralandı....

Çocuk dışarıda kedinin kiremitlerle oynadığını gördü.ve içeri girdi kızı yatakta gördü ve korku içinde duruyordu> yanına gitti ve ne olduğunu sordu oda tuvalleteyken nie kapıyı açmama izin vermedin dedi.çocuk tuvalette olmadığını dışarıya çıktığını söyledi kız içeride biri var dedi.... o sırada çocukların annesi ve babası geldiler eve evden hiç ses gelmiyordu. içeri girdiler çocukları tavana ayaklarından asılı bir şekilde asılı buldular kızın karnında yıldız ve çember işareti vardı çocuğun karnında 666 yazıyodu ve 666 düz deil daire şeklinde duruyordu..


Merhaba arkadaslar. anlatacagım olay tamamen gercektir. isteyen inanır istemeyen inanmaz. ama ben bunu yasadım..babam adanalı fakat adanada oturmuyoruz ama baba tarafından herkes adanada oturuyor. babaannemin aniden ölmüştü. gozleri hic gormuyordu.ölmeden 40 yıl önce beynindeki tumor yuzunden gozleri tamamen gormez olmus.. aniden öldügü icin daha önceden adanaya gidemedik ve öldügü gun cenazesi kaldırıldı. annem mevlutmu denir ölünün arkasından okunan duaya tam bilemiyorum onun icin hazırlıklar yapıyordu bende yardım ediyordum elimden geldigince sehpaları koltukları cekiyordum fln işte. neyse ben bi ara acıktım ve oturma odasında bişiler atıstırıyordum annem ise o sırada evin girisindeki koridoru supuruyordu. annem bu tip seylerden korkmıyan birisidir.

Ben yemegimi yerken bi sıkıntı dustu icime agzımdaki lokmayı yutamadım bi an. annem o sırada '' aa anne'' dedi sakince.. hemen yanına gittim sokak kapı aralıktı ve annemin yuzu sapsarıydı. bana bakarak ''gorkem babaannen geldi bana ömrüye gel kızım diyerek elini uzattı'' dedi.ikimizde hala soktaydık ben hemen kapıyı actım ve apartmana baktım fakat hiçbişi goremedim. içeriye girdim kapıyı kapattım anneme biraz su icirdim ve oturma odasına goturdum. oturdu biraz bekledikten sonra konusabildi.ne oldugunu sordugumda '' ben koridoru supuruyordum gozum kapı koluna carptı, kapı kolu asagıya indi ve kapı biraz aralandı babaannen basını uzatıp ömrüye gel kızım diye elini uzattı ben aa anne dediimde kayboldu'' dedi. kapınınn dısarıdan anahtarsız acılması imkansız, anahtarla bile acılmıs olsa kapıkolu asagıya inmez.imkansız böyle birşey. fakat bu olay tamamen gercek.. bundan tam bir yıl sonra babaannemin ölüm yıldonumunde de boyle birsey olmustu.

Annem dua icin hazırlık yapıyormus ben evde yoktum. gelicek misafirlere bişiler hazırlıyormus yemek icin ve ozaman babaannem birkere daha o sekilde gelmiş. inanması guc gercekten ama tamamen gercek bi olay bu.inanmıyabilirsiniz yani ben burda boyle birsey okusam bende inanmam fakat bu olay tamamen gercek.. saygılarımla.


Bu olay Almanya'da bir ailenin başına gelmiş. Bu ailenin 3 tane çocukları varmış. Bir gün çocuklarının odasına perde almaya gitmişler. Çok hoş bir perde beğenmişler ancak perdede ufak bir kan lekesi varmış. Perdeci, bu lekenin yıkayacakları taktirde çıkacağını sölemiş. Neyse, perdeyi almışlar. Kadın yıkamış, ama çıkmamış. Perde çok güzel olduğundan ve bu leke fazla belli olmadığından perdeciye geri vermemişler. Bir sabah uyandıklarında çocuklarından birinin boğularak öldüğünü görmüşler. Aradan bir zaman geçmiş, 2. çocukları da ölmüş aynı şekilde. 3. çocuklarından şüpheleniyorlarmış. O da ölünce adam çocuklarının yataklarına 3 tane kukla koyup beklemeye başlamış. Gece yarısı olduktan sonra perdedeki o kan lekesinden bir kol çıkıp kuklaları boğmaya başlamış adam koşarak o kolu koparmış. Tüm bu yaşananlardan sonra perdeyi perdeciye geri götürmeye gitmişler. Bir de bakmışlarki perdecinin kolu kesik.....


Ben bunu başka birinden duydum. Bir mahkuma müebbet hapis cezesı verilmiş ve yıllar geçtikten sonra mahkum artık dayanamamış ve mutlaka dışarıya çıkmalıyım diye düşünmüş. Bir gardiyanla onu çıkarması için anlaşmış. Gardiyan bundan sonraki ilk ölünün tabutuna girmesini söylemiş. Sabah ölü gömülüp vakit akşam olunca gelip onu çıkartacağını söylemiş. Bu plandan pek hoşnut kalmasa da mahkum, mecbur kalarak kabul etmiş. Ertesi sabah biri ölmüş ve mahkum plandaki gibi hareket ederek ölünün tabutuna girmiş. Yine plandaki gibi gömülmüş. Tabut içinde oldukça uzun zaman beklemiş ama ne gelen ne geçen varmış. Sonunda dayanamayıp kendisi çıkmayı denemiş. Karanlığı dağıtmak için yanında getirdiği çakmağı yakmış ve yanına döndüğünde şoke olmuş. Çünkü yanında yatan anlaştığı gardiyanmış...


Bir gün evde oturuyordum. Kardeşim uyuyordu. Onu merak edip odaya doğru ilerliyordum. Bir ışık gördüm. Devamında ne oldu dersiniz...? Işığı takip ettim. Kardeşimin odasına girdi. Bende oraya girdim. ışık dolanıyordu. Kardeşimin üstüne doğru ilerledi. Kardeşimin üzerine geldi. Kardeşimin iskeleti gözüküyordu. Çok korkmuştum. Daha sonra ışık üzerime geldi. Sanki beynime girdi. Bildiğim herşeyi unuttum. Sonra ışık camdan dışarı çıktı. Daha sonra yavaş yavaş hatırladım. Eminim ki o ışık başka insanlarıda rahatsız edecek. İster inanın ister inanmayın ama bu olay gerçek.


Ben üniversite öğrencisiyim ve evde kalıyorum. Bir ev arkadaşım war. Eve pek bakamıyorduk, çok kirliydi ve çok bulaşık birikmişti. 2miz de çok üşengeç olduğumuzdan hiç bir iş yapmıyorduk evde. Bir gün ev arkadaşım sabah tuvalete kalkmış ve jöle kutusununu kapağına gözü takılmış. Öyle duruyormuş bitmiş jöle kutusunun yanında. Sonra işini görüp çıkmış tuvaletten. Mutfağa gitmiş bi su içip yatağına döncekmiş ama tuvaletin ışığını unuttuğunu farketmiş. Kapatmak için gitmiş ama bi bakmış jöle kapağı yere düşmüş. Anlattığına göre asla düşecek bir yerde değilmiş kapak.sonra bana bu olayı anlattı. Ben inanmadım gülüp geçtim. Eve gittim. Akşam ışıkları yakıp oturmaya başladık. Banyoya girdim ben. Sonra ışığı kapatıp çıktım. Mutfaktan kahve almak için uğradım fakat banyonun ışığı yanıyordu. Gittim, kapattım. Tam dönüp gidicem tekrar yandı. Tırstım biraz. Evimizin holünün ışığı yandığında mutfak camından yansımamız görünüyor idi. Biz de hep açık bırakırız holün ışığını. Gözüm mutfak camındaki yansımama takıldı. Bir süre baktım sonra tam dönüp gidicektim yansımama bakarak... Fakat camdaki yansımama hareket etmiyor beni süzüyordu. Sinirlerim bozuldu. Hemen odaya koştum ve arkadaşımı çekiştirerek mutfağa getirdim. Sonrasında kapı kapanma sesi duyduk. Salonumuzun kapısı kapanmıştı. Gidip açtık. Sonra araya kapanmasın diye tavla koyduk. Fakat tavla odaya çekildi ve kapı yine kapandı. Arkadaşımla başka bir arkadaşımızn evine gitmeye karar verdik çünkü evimizde uyumak imkansızlaşmıştı. Arkadaşımızn evine gittik. İnterneti falan vardı. Epey takıldık sonra ben uyumaya gittim. Öncesinde bir su içeyim deyip mutfağa gittim. Birden gözüm karardı etrafımda dolaşan garip yaratıklar vardı. Elleri yüzleri buruş buruştu. Zaman ve mekan kavaramını kaybetmiştim. Etraf kapkaranlıktı. Sonrasında parıldayan bir şey gördüm. Elimi attım oraya ve bir bıçak olduğuğnu farkettim sonra karşımdaki ufak yaratıklardan birinin üzerine atladım ve bıçaklamaya başladım gözümü kapatıp. Fakat gözümü açtığımda bir baktımki mutfak halısını mahvetmiştim. O gece kimseyi uyutmadım ve kendim de uyumadım. Sonra evimi temizledim ev arkadaşımla. Evi temizledikten sonra bir gün mutfakta bir not buldum. Evi bir daha boşlamayın temizliğine bakın yoksa bir daha geliriz ve bu sefer gitmeyiz.


Arkadaşlarla saat 21 civarı cinler hakkında konuşuyorduk. Arkadaşım dedesinin cin gördüğünü söyledi. Biz de daha da detaylı anlatması için onu zorladık, o da kabul etti, başladı. Dedesi subayken bir gün operasyona gitmiş ve bir yerde kamp kurmuşlar. Uyurlarken çıtırtılar gelmiş, askerler dışarı çıkmışlar ve dedesi bir adamla karşılaşmış ve saat 03 civarıymış. Adam biraz konserve istemiş ve evde kendisini bekleyen çocuklarının olduğunu söylemiş. Dedesinin arkadaşları vermelerini söylemişler ve biraz konserve yemeği vermiş. Daha sonra adam onlara bu ormanda gitmelerini söylermiş. Dedesi ve arkadaşları neden diye sorduklarında adam birden ordan ayrılmış. Dedesi ve arkadaşları bu yerde birşey olduğunu anlamış ve buradan ayrılmışlar. Ertesi sabah ise burada 2 tane ceset bulunmuş... Biz bu olaya inanmadık ama herkes korkuyordu ve bunu belli etmiyordu saat 22 olmuştu ve herkes evlerine dağılacaktı ve evlerimize gittik. Benim tuvaletim geldi ve tuvalete gittim ve arkamda bir şey olduğunu gördüm. Ama gördüğüm şeye hiç bir anlam veremiyordum. Bayılmışım. Daha sonra annemler beni yatağıma götürmüşler ve tam 16 saaat uyumuşum(anlatıklarıma inanmak isteyenler inansın, inanmak istemeyener inanmasanlar)


06.06.2006 tarihinde okulca korkunç bir yere pikniğe gittik. Hepimiz çok korkuyorduk çünkü 666 şeytanın rakamıydı. Neyse piknik yerine vardık ben ve birkaç arkadaşım gizlice etrafa göz atmak için oradan uzaklaştık. küçük bir kulübe gördük. arkadaşlarım içeriye girdi ama ben korktuğum için giremedim. sonra garip bir ses duydum. korkudan koşa koşa içeriye girdim ama içeride kimse yoktu! sadece duvardaki kan lekeleri vardı. birden kapı kilitlendi. ben bağırmaya başladım... hayatım boyunca hiç bu kadar kormamıştım... sonra öğretmenler geldi ve beni kulübeden çıkardılar. piknik yaptığımız yere gittiğimizde arkadaşlarım hala oradaydı o kadar korktum ki bir daha o çocuklarla konuşmadım.

 

 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol