кâĦяøℓŠųή ρкк
  Ķøякųŋς $эЧℓэя
 

Büyük zaferin 90'ıncı yıldönümünde ortaya çıkan korkunç gerçek: İhtilaf devletleri, Çanakkale'de Mehmetçik'e karşı boğucu kimyasal silah kullanmış. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden çıkan yeni bir belge, Türk tarihine şanlı bir zafer olarak geçen Çanakkale Savaşları'yla ilgili korkunç bir gerçeği ortaya çıkarttı. Türk ordusunun 251 bin şehit verdiği, 1 milyonun üzerinde askerimizin yaralandığı ve 10 bin askerimizin kaybolduğu Çanakkale Savaşı'nda, İngilizler liderliğindeki itilaf devletlerinin kimyasal silah kullandıkları anlaşıldı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde görevli uzmanlarca ortaya çıkartılan yeni bir arşiv belgesinde, itilaf devletlerinin Türk askerlerine karşı boğucu türden gaz içeren kimyasal silah kullandığı belirtiliyor. Belgede, gazın hangi ülke kuvvetleri tarafından kullanıldığından söz edilmiyor.

Verdiği zarar konusunda da bir bilgi yok. Fakat araştırmacılar, binlerce askerin kimyasal silahların tesiriyle şehit düşme ihtimalinin olduğunu belirtiyor ve muhtemelen İngilizler tarafından böyle bir yola başvurulduğu görüşünde birleşiyor.

DOST DEVLETLER SESİNİ ÇIKARTMADI! 2 Temmuz 1915 tarihinde başkumandan vekili namına müsteşar imzasını taşıyan ve cepheden Hariciye Nezareti'ne gönderilen belgede, düşman kuvvetleri tarafından kimyasal silahlar kullanıldığı belirtilip, tarafsız ve dost devletlerin olayı protesto etmesi isteniyor. Dost devletlerin insanlık dışı bu hadiseyi protesto ettiğine dair bir bilgiye rastlanmıyor; ama bu belge Çanakkale'yi kimyasal silahların kullanıldığı savaşlar arasına sokuyor. Daha önce 19. Yüzyıl'ın sonlarında Fransızlar Almanlar'a karşı zehirli gaz kullanmış, aynı şekilde Almanlar da Fransızlar'a misillemede bulunmuştu.

HASTANEYE BİLE BOMBA YAĞDIRDILAR Çanakkale'de destan yazan askerlerimize yönelik uluslararası savaş hukukuna aykırı hareketler, kimyasal silahlarla sınırlı değil. Tespit edilen 2 ayrı belgeye göre, savaş hukukuna kesinlikle aykırı olmasına rağmen, Mehmetçik'e domdom (parçalayıcı, dağıtıcı özelliği çok fazla) kurşunları da sıkılmış. 10 Mayıs 1915'e ait bir başka belgede de İngiliz savaş gemilerinin balonlar yardımıyla Maydos kasabasında Hilal-i Ahmer bayrağı çekmiş hastaneyi bombalayıp, 30 yaralı askeri şehit ettiği belirtiliyor. Osmanlı Hükümeti, ''insanlığa sığmayan'' bu saldırı sonrasında, Amerika Sefareti aracılığıyla İngiltere'nin uyarılması talebinde bulunuyor. Bu belgeler, savaş kurallarının hiçe sayıldığı Gelibolu'da nasıl bir trajedinin yaşandığını gösterirken, Çanakkale'yi 'geçilmez' yapan Türk askerinin kahramanlığını da bir kez daha gözler önüne seriyor.


Bir trafik kazası olur. Genç bir kadın diğer bir genç kadının ölümüne sebep olur. Ama olan olmuştur. Kazada yara da almıştır. Hastaneye kaldırılır. Gece boyunca erkek kardeşi yanında kalmıştır. Kız hiç uyanmadan baygın bir halde uyurken erkek kardeşi de uykuya dalmıştır.

Ama bir an bir sesle uyanan erkek kardeş gözlerine inanamamıştır. Çünkü ablasının yatağının altında bir kadın korkunç gözlerle ona bakmaktadır. Hemen kamerasına sarılan erkek kardeş bu kareyi çekip hastane yetkililerini çağırmıştır. Ama yetkililer gelene kadar kız yok olmuştur.

Resim incelendikten sonra bu resimdeki kız resmi araştırılır ve kaza sırasında ölen kıza ait olduğu anlaşılır.


Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bi kızın başından geçmiş. (Böyle  anlatılıyo, soyadı yok) Dilek bi gün okuldan çıkmış, durakta minibüs bekliyomuş. Yalnız korkunç da yağmur yağıyomuş bu arada.

Kızın önüne bi araba yanaşmış. İyi giyimli, temiz yüzlü bi genç, Yanlış anlamayın ne olur. Ben de yakın zamana kadar öğrenciydim. Islanmayın, gelin ben sizi uygun bi yere kadar bırakayım demiş. Dilek kız, başta biraz tereddüt etmiş ama çocuğun iyiniyetine inanmış ve arabaya binmiş. Yolda sohbet filan etmişler. Hoşlanmışlar birbirlerinden. Çocuk, Lütfen izin verin sizi evinize bırakayım. Bakın yağmur da iyice hızlandı demiş, Dilek kabul etmiş taabi. Sohbet iyice koyulaşmış. Kızın evine gelmişler, bu arada telefon değiş tokuşu yapmayı da ihmal etmemişler.

Dilek çok etkilenmiş çocuktan. O hafta her telefon çaldığında yüreği hop etmiş, Ay benimki mi arıyo; diye telefona koşmuş. Ama arayan olmamış maalesef. Dilek yüzünü kızartıp çocuğu aramaya karar vermiş, Belki numaramı kaybetmiştir, olucak ki ben arasam deyip kandırmış kendini. Telefonu ağlamaklı bi kadın sesi açmış. Meğer teyze, bizim çocuğun annesiymiş ve hıçkıra hıçkıra, oğlunun trafik kazasında öldüğünü söylemiş.

Anlattıklarından Dilek anlamış ki, çocuk onu bıraktıktan 5 dakika sonra yapmış kazayı. Keşke eve bıraktırmasaydım. Benim bunun sorumlusu diyerek hemen kendini suçlamaya başlamış. Suçluluk duygusundan kurtulmak için teyzeden adresi almış, En azından başsağlığına gideyim bari diye düşünmüş.

Ziyaret ağlamaklı ve de yaslı geçmiş. Ayrılma vakti geldiğinde iyice havaya giren kız, Bana oğlunuzdan bi hatıra verir misiniz? Onu gerçekten çok sevmiştim demiş. Bunun üzerine anne içeriye gitmiş, döndüğünde elinde çocuğun kaza günü üzerinde olan gömlek varmış. Üstelik de hala kanlar içindeymiş gömlek. Dilek çok kötü olmuş, gömleğin niye saklandığı ve niye ona verildiği anlamsızlığına rağmen yine de kadını kıramayıp almış kanlı gömleği. Ama eve gelir gelmez ilk işi gömleği yıkayıp, ütülemek olmuş. Bütün gece gömleğe baka baka, zır zır ağlamış. Sürekli de, Onu ben öldürdüm, onu ben öldürdüm diye tekrar ediyomuş kendi kendine.

Artık ağlamaktan bitap düştüğünde gömleği yastığının altına koymuş ve yatmış. Sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyomuş. Ama yastığı kaldırdığında bi de görmüş ki gömlek yine kanlar içinde. İnanamamış bu duruma. Heralde dün o kafayla iyi yıkayamadım diyerek yeniden yıkamış gömleği. Ama ertesi sabah da hiç bi değişiklik yokmuş gömlekte, yine kanlar içindeymiş.


Size bir komşumuzun başına gelen bir olayı yazmak istiyorum.komşumuzun oğlu sürekli fincanla cin çağırmaktaydı çok sık yapardı bunu.bir gün yine çağırmış fakat gönderememiş bu sefer.umursamamış ve sinirlenip fincanı duvara fırlatarak kırmış.sonrasında cin sürekli buna görünmeye başalmış.bir süre sonra bir kız arkadaş bulmuş.cin ses çıkarmamış buna.

Sonra evlenmeye karar vermişler.cin bir gece çocuğun rüyasına girip evlenmeyeceksin demiş.çocuk ise ben onu çok seviyorum evleneceğim sana ne demiş.cin de olacaklardan ben sorumlu değilim bundan sonra demiş ve bir daha görünmemiş.bunlar evlenmişler bir de bebekleri olmuş fakat cinden ses seda çıkmıyormuş.bir gece ışıkları kapatıp film izliyorlarmış.kadın benim uykum geldi film bitince sen gelirsin deyip yatmış.evlerinin önünde bir okul var.kadın okuldan bir uğultu duymuş kalkıp bakmış ama bişey olmadığını görüp tekrar yatmış.sonra uğultu giderek artmaya başlamış tabi sonra bizim bütün mahalle uğultuyu duyuyor ama kimse ne olduğunu anlamıyor.kadın uğultuya tekrar kalkmak için gözlerini açtığında etrafını kapkaranlık görmüş ve bir çiftte kıpkırmızı kocaman göz.etrafta cinler çoğalmaya başlamış.

Kadını boğazını sıkmaya üstüne sigara basmaya falan başlamışlar.küçük bebeğide cinler top oynar gibi birbirlerine atarak oynamaya başlamışlar bebeğin ağzından köpükler gelmeye başlamış.cinle muhattap olan adam gürültüleri duyup odaya gelmiş.kırmızı gözleri görünce geldiiii diye haykırıp olduğu yere bayılmış.komşular gürültülerden dolayı kapıyı kırmışlar ve durumu görünce hemen ambulans çağırdılar ama o aile yıllarca psikolojik tedavi gördü ve en sonunda taşındılar.şimdi nerdeler bilmiyorum.


Bu olay bursa'da olmus.17 yasinda bir genc kiz aniden ölmüs.Aile perisan olmus ama napsinlar,kizi defnetmisler tabi.Aradan bi kac gün gecmis.Baba kizi rüyasinda görmüs.Kiz sürekli titriyormus ve ''Cok yorgunum baba.yalvaririm üstümü ört'' diyomus.Adam sabah kalktiginda rüya aklina gelince hüngür hüngür aglamis.''Gül gibi evladimi kaybettim, rüyama girecek tabi'' diye düsünmüs.

Karisinin üzülmemesi icin ona bisey söylememis.Ama ertesi gece,sonraki gece,daha sonraki gece hep ayni rüya: ''Cok üsüyorum baba,N'olu üstümü ört''. Baba bir gece yine ayni rüyayi görürken kan te icinde uyanmis. Dayanamamis,karisinin, ''nereye bu saatte'' demesine aldirmadan sokaga firlayip solugu mezarlikta almis.Kizinin mezarina gelince ne görsün? Mezar acik,ve bombos!

Adam ne yaptigini bilmez bir halde mezarlik bekcisinin kulübesine yönelmis.Allahim o an gördügüne yürek dayanmaz.Bekci resmen kiza tecavüz ediyormus! Meger bu assagilik herif,yeni gömülen ölülere bi süre bunu yaparmis..


Tatil için memlekete gitmiştik.Orda bir çocuk vardı.Çok iyi arkadaşlarımdan birisi idi.Çocuk bir gün gelip:"Gece sende bizde kal"dedi.Bedne evet diye karşılık verdim...Geceyi onun evinde geçirdik...
Akşam tuvaletim geldi.Kalktım...Arkadaş yatığında döne döne yatıyordu.Yorganı yere düşmüş yastık ise kafasının üstünde(öyle gözüküyordu...)

Tuvaletimi yaptım:PSuyumu içtim:Podaya girdim.Arkadaş odada yoktu...Yastığıda alıp gitmiş herhalde...Yatmak için başımı yastığıma vurdum arkadaşın yatağın altından sesler gelmeye başladı...Bende baya korktum...Her insan gibi tepki vermem...Öyle uyku sersemi gibi.O sesi duyar duymaz uyku muyku kalmamıştı.Arkadaşın annesi gilde alt katta televizyonun başında idiler...Ben korkup koşarak alt kata indim.Odaya girdiğimde odanın dışarıya bakan duvarı tamamen yıkılmış annesi ve babası havada ve kanlar damlıyor bellerinden sonra acayip bir his yaşadım!Bayılmak üzereydim..Ağlamaya başladım sonra birden annesi ile babası odaya kadar uçup düştüler onları yiyodu arkadaşım.Uynadım rüyaymış....Sabah olmuştu.Kalktığımda hemen elimi yüzümü yıkamaya gittim.Bu olaydan sonra ondan korkmaya başlamıştım.Annesi ile Babasının odası alt katta idi.Alt kata indim etraf dolu gazdı.İğrenç kokuyprdu.

Nefes alamıyordum...Knedimi dışarıya attım.Öğle zamanı o evdeki ben hariç herkesin öldüğü haber verildi millet'e çocuk ise kaçmışşşşşşş...


Ben zeynep bu benim kuzenimin arkadaşının başından geçen bir olay. inanırmısınız bilmiyorum ama kuzenimin Ilgın diye bir arkadaşı var. Bu kızın arkadaşının doğum günü varmış.Ama doğum günü akşammış kız arkadaşlarını sabahtan çağırmış ve kızlar toplanıp cin çağırmışlar sona fincanları durlayıp rafa koymuşlar.Sona herkez gitmiş kız banyoya girmiş akşam olmuş ama hala banyodan çıkmamış.Kapıyı çalıyolarmış ama hala ses vermiyormuş. Babası kapıyı kırmak zorunda kalmış kapıyı kırmış ve kızının bileklerini jiletle kestiğini görmüş.Yani cinler kızın başına musallat olmuşlar...

Asya Depreminden sonra açıklanmayan bir alanda çekildiği söylenen bu resimler için dünya basını ikiye bölünmüş durumda, bir kısım medya bu resimler gerçek derken diğer taraf bu resimlerin sahte olduğunu öne sürüyor, gerçi resimler o kadar net ve büyük çekilmiş ki adeta inanıp inanmamak size kalmış dedirtiyor insana, işte sitemizde bulunan farklı deniz kızı resimleri, hiç de çizgi filmlerde göründükleri gibi değil... 

(Gerçeğe inanmıyorsanız büyültmek için lütfen resimlerin üzerine tıklayın.)

 

(

 
  Bugün 1 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol